T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId) |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
TARİHÇE
Doğanşar'ın antik adı HYPSELE'dir. Kelime İpsile şeklinde telaffuz edilerek günümüze kadar gelmiştir. Doğanşar ve çevresinin Osmanlı dönemindeki ismi TOZANLI idi. Kaza merkezi İpsile olarak anılırken geneli kaynakların tamamında Tozanlı Kazası veya Tozanlı Nahiyesi şeklinde adlandırılmıştır. İpsile ve çevresi bu ismi, Tozan Bey ve aynı isimle anılan cemaatten almıştır. Tozan Bey, 1455 öncesinde yörede idarî ve askerî yetkilidir. Aynı nahiyedeki bir grup köyün hem malikâne hem de divanî gelirlerini elinde bulundurmaktaydı. Tozanlı cemaatinin lideri durumundaydı.
1940 tarihinde nahiye merkezine de Tozanlı adı verilmiştir. Ancak, bu ismin kullanılmadığı görülmektedir. 1960 tarihinde İpsile adı Doğanşar olarak değiştirildi. Doğanşar; yeni doğan şehir, memleket demektir.
TARİHİ
Doğanşar, Hitit ve Romalılardan sonra 395 tarihinden itibaren Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu yönetiminde kaldı.
1071 tarihinden itibaren İpsile'nin etrafındaki bütün yerleşim merkezleri Türkler tarafından fethedildi. Yeni köy ve mezralar kuruldu.
Doğanşar, 1071 sonrasında sırasıyla Danişmentli, Anadolu Selçuklu, Eratna ve Kadı Burhanettin Ahmet tarafından yönetildi. 1398'de Kadı Burhanettin'in öldürülmesi üzerine Doğanşar Osmanlı devletine bağlandı. 1402'deki Timur istilasıyla Doğanşar bu kez Kızıl Ahmetliler Beyliği yönetimi altına girdi. Osmanlı padişahı II. Murat'ın 1424 tarihinde Kızıl Ahmetlileri ortadan kaldırmasıyla Doğanşar yöresi kesin olarak Osmanlı yönetimine katıldı.
1455 tarihinde Tozanlı / Doğanşar'da ilk tahrir (yazım) yapıldı. Tapu tahrir belgelerine göre 1455 tarihi öncesinde Doğanşar yöresinin idarî ve askerî yetkilisi Tozan Bey idi. 1455, 1485, 1520 ve 1574 tarihli tahrir kayıtları yörenin uzun süre Tozan Bey'in oğulları İbrahim, Hazar, Hasan, Kasım ve Osman tarafından daha sonra ise Tozan Bey'in torunlarınca yönetildiğini göstermekte.
1455 tarihinde Tozanlı bölgesindeki köylerin tamamı Türklerin elindeydi ve köylerde gayrimüslim nüfus bulunmuyordu. İpsile çok sağlam bir kaleye sahip olduğu için 1461'e kadar fethedilememiştir. 1460-61 tarihinde Trabzon Rum İmparatorluğu'nun fethi sonrasında İpsile Kalesi'nin teslim olduğu anlaşılmaktadır.
1485 tarihinde İpsile'de bulunan Tozanlı askerleri şunlardı: 'Hayreddin Fakîh imam, Şeyh Çoban, Halife veled-i Yakub, Mehmed veled-i Hacı Hasan, Ahmed birâder-i mezkûr, Ramazan, Piri veled-i Abdülaziz, Çerak veled-i Turkaya sipahizâde'
1834 tarihinde İpsile / Doğanşar ve köylerinde muhtarlık teşkilatı kuruldu. Her mahalleye birinci ve ikinci muhtar adıyla ikişer muhtar tayin edildi. İpsile'de oluşturulan mahallelerin isimleri; Cami-i Kebir, Cincioğlu, Çay-ı Kebir, Çay-ı Sagir, Dervişoğlu, Kale ve Ömerağa Mahallesi'dir.
1455 tarihinden itibaren Tokat'a bağlı olan Tozanlı-Doğanşar halkı, 1831'de Sivas'a bağlanmak için istekte bulundu. 28 Rebiülevvel 1247 / 06 Eylül 1831'de İstanbul bu isteği reddetti ve nahiyenin (Tozanlı-Doğanşar) öteden beri olduğu gibi Tokat'a bağlı olmasını ve Sivas tarafından hiçbir suretle müdahalede bulunulmamasını emretti. Bu istek bir müddet kabul edilmedi. 11 Mart 1835 tarih ve 2275 numaralı nüfus defterinin başlangıç kısmında Doğanşarlıların Sivas'a bağlanma isteğinden tekrar bahsedilmekte ve bunun ancak padişahın fermanıyla mümkün olabileceği vurgulanmaktadır.
1834 tarihinde Doğanşar ve köylerinde muhtarlık teşkilatı kuruldu. Her mahalleye birinci ve ikinci muhtar adıyla ikişer muhtar tayin edildi. Doğanşar'da oluşturulan mahalleler şunlardır: Cami-i Kebir, Cincioğlu, Çay-ı Kebir, Çay-ı Sagir, Dervişoğlu, Kale ve Ömerağa Mahallesi'dir. Cincioğlu Mahallesi'nin adı zaman zaman Cinci, Dervişoğlu Mahallesi'nin adı ise Derviş veya Dervişağa şeklinde geçmektedir.
1870'te Doğanşar'ın Sivas'a bağlandığı görülmektedir. 1872'de Hafik'in ilçe haline getirilmesi üzerine Hafik'e bağlanan Doğanşar, 1906'da Reşadiye'nin ilçe olmasıyla bir ara buraya bağlandı. Ancak, kısa bir süre sonra tekrar Hafik'in nahiyesi oldu.
Doğanşar uzun ve yorucu bir çalışmanın neticesinde 09.05.1990 tarihinde ilçe teşkilatına kavuştu.
İlçe merkeziyle birlikte Doğanşar 1455'te 38, 1485'te 42, 1520'de 59, 1530'da 60, 1554'de 59, 1574'te 62, 1838'de 59, 1840'da 45 (mezralar dâhil edilmemiş), 1845'de 48, 1884'de 49, 1914'de 56, 1935'te 55, 1940'da 55, 1945'te 55, 1950'de 39, 1955'te 39, 1960'ta 43, 1965'te 43, 1970'te 24, 1975'te 24, 1980'de 24, 1985'te 24, 1990'da 24, 2000'de 27 ve 2015 yılında 27 yerleşim merkezinden ibaretti.
NOT: Doğanşar İlçesi Hakkında detaylı bigi için KARAMAN, Fikri'nin 1-İpsile Tozanlı Doğanşar (1990), 2-Doğanşar Folkloru (1993), 3-Doğanşar İlçesi ve Köyleri Belgeseli (2000), 4-Ozan Ömer (2000), 5-Sâlnâme-i Vilâyet-i Sivas (2001), 6-1455'ten 2003'e Tozanlı Kazası (2003), 7-Ortaköy (2005), 8-1455'ten 2014'e Tozanlı Doğanşar Soy Kütüğü (2014) adlı kitap çalışmalarına bakınız.
NÜFUS ve DOĞANŞAR'A YERLEŞEN TÜRK TOPLULUKLARI
1455 tahririne göre bölgedeki köylerin tamamı Türklerin elindeydi. Köylerde gayr-i müslim nüfus bulunmuyordu. İpsile Kalesi ise 1460 - 61'de Türklerin eline geçti.
1485 tarihinde İpsile'de bulunan Tozanlı askerleri şunlardı: 'Hayreddin Fakîh imam, Şeyh Çoban, Halife veled-i Ya'kûb, Mehmet veled-i Hacı Hasan, Ahmet birâder-i mezkûr, Ramazan, Pirî veled-i Abdülaziz, Çerak veled-i Turkaya sipahizâde' 1485 tarihinden itibaren her geçen gün Türkler İpsile'ye yerleşmeye ve Türk - Müslüman nüfusunu artırmaya başladılar. Bu arada gayr-i müslimler bölgeyi terk etmekteydi. Robert Mantran'ın 17. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul adlı eserinde ifade ettiği üzere; Fatih dönemi ve devamında diğer birçok bölgeyle birlikte Sivas ve Tokat yöresindeki Gayr-i Müslimler İstanbul'un değişik semtlerine iskâna tabi tutulmuşlardır.
İpsile'de 1455 tarihinde 58 hane ve 7 bekâr, 1485'de 186 hane ve 10 bekâr ile 1 imam, 1520'de 235 hane ve 70 bekâr ile 1 sipahizâde, 1554'de 364 hane ve 121 bekâr, 1574'de 559 hane ve 109 bekâr nüfus bulunmaktaydı. 1574 tarihinde İpsile merkezin nüfusu 2900 kişi idi. Nüfusun sürekli olarak artış kaydettiği görülmekte.
İpsile merkezdeki Gayr-i Müslim nüfus 1600 - 1611 yılları arasında buradan ayrılarak Tokat il merkezine göç ettiler. Sonraki yıllarda İpsile'de Gayr-i Müslim nüfusa rastlanmamakta. Tokat kırsalında Gayr-i Müslim nüfus azalırken, Tokat merkezde sayıları artmaktaydı. Gayr-i Müslimlerin önceki tarihlerde de Yeşilırmak havzasından çekildikleri bilinmekte.
Doğanşar ilçe merkezinde 1831'de 2.384, 1915'te 1.584, 1935'te 1.720, 1946'da 1.522, 1960'ta 1.787, 1975'te 2.328, 1980'de 2.078, 1985'te 2.252, 1990'da 4.440, 1997'de 3.420, 2000'de 4200 kişinin yaşadığı görülmekte.
Doğanşar yöresine Bizans, Danişmendliler, Anadolu Selçukluları, Beylikler ile Osmanlı İmparatorluğu döneminde çok sayıda Türk boy ve cemaatı yerleşmiştir. Alan ve Çirmiş Türkleri 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi öncesinde yerleşen Türk boylarıdır.
Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen kale taşlarından biri üzerindeki ok ve yay ile 24 Oğuz Boyu'ndan Bozokların Günhan Kolu'nun Bayat şubesine ait olan damga, buraya Bayat boyuna mensup Türklerin yerleştiğini göstermektedir. Ayrıca, Yörükan taifesinden olan Tozanlar veya Tozanlı Cemaati'nin Türkiye'de yerleşme alanı yalnız Sivas Eyâleti olup, bu bölgede Tozanlı adıyla anılan tek yer Doğanşar ve çevresidir. Yöreye gelip yerleşen bir diğer topluluk ise yukarıda açıklandığı üzere Kızıl Ahmetliler'dir. Tozanlı'daki Karkın, Dündar, Kabaklu, Çepni, Kıpçak ve Avşar adlı yerleşim merkezlerinin varlığı, çok sayıda Oğuz boyunun bölgeye geldiğini göstermekte. Tapu Tahrir Defterlerinde sıkça rastladığımız Menteşe, Saruhan, Aydın ve Karaman gibi isimler, bölgenin Osmanlının iskân siyasetinden payını aldığına delalet etmekte. Bilindiği üzere, Osmanlı yendiği beyliklerin halkını, Anadolu ve Rumeli'nin değişik bölgelerinde iskâna tabi tutmaktaydı.
İlçe merkezindeki Karamanlu (Karaman), Türkmengil (Türk), Yürük, Ferhat, Kıncır, Bayraktar, Çıldır, Serdar ve Karakösegil olarak isimlendirilen sülale isimleri, Doğanşar'a yerleşen Türk boyları hakkında bize ipuçları sunmakta. Benzer isimler köylerin tamamında bulunmakta.
1241 / 1826 tarihinde Niksarlıların bazıları yerlerini terk etmiş; Tozanlı, Kafirni / Almus ve Kumanat taraflarına göç etmişler. Bu durum vergilerin dağıtılma ve toplanmasını engellemekteydi. İstanbul, bu sebeple göçlere engel olunması ve göçenlerin derhal yerlerine döndürülmelerini emretmiştir. Ancak, Doğanşar ilçe merkezi ile köylerindeki Balık ve Cenik soyadını taşıyan ailelerin varlığı bu kişilerin tekrar geri döndürülemediklerini göstermekte.
DOĞANŞAR İLÇESİNDE COĞRAFİ YAPI
A. İLÇENİN COĞRAFÎ KONUMU
Doğanşar, İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeydoğusunda; Karadeniz ile İç Anadolu Bölgesi arasında, 40-41° kuzey paralelleri ile 37-38° doğu meridyenleri arasında yer almaktadır. İl merkezine 98 km mesafede bulunan Doğanşar'ın yüzölçümü 565 km²dir.
Doğanşar, doğusunda Koyulhisar, kuzeyinde Almus ve Reşadiye, batısında Hafik, güneyinde ise yine Hafik ve Zara ilçeleriyle komşudur.
B. YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Doğanşar genelde dağlık bir araziye sahip olup; topraklarının yarıdan fazlasını 1500-2000 m arasında olan saha teşkil etmektedir. Keşiş, Çal Dağı, Aşı Çalı (Karlıkçalı), Asmalı Dağ, Tekeli Dağı ve Doğanşar ile Kösedağ'ın uzantısı olan Kabaçam dağ silsilesi arasında derin vadiler mevcuttur. Yine Yeşilırmak'ı besleyen küçük dereler bazı vadileri teşkil etmekte.
Yöredeki kaya oluşumu incelendiğinde çeşitlilik arz ettiği ve farklı aşamalardan geçerek oluştuğu görülmekte. Bunlar:
a. İlçe merkezi, Çatpınar köyü ve çevresi incelendiğinde toprağın önemli bir kısmının kis yani tortul (çökelti) olduğu görülmekte. Kis adını verdiğimiz yarı kaya tipi arazi verimsizdir. Üzerinde pek az bitki vardır. Bu tür yerler dış etkenlerle çözülmekte ve zamanla toprağa dönüşmekte. Birkaç yıl üst üste hayvan gübresiyle gübrelenip sürüldükten sonra verim alınabilmekte.
b. İlçe merkezine iki km mesafedeki Sarıkaya bölgesinde organik tortullar görülmekte. Yöredeki kayalık alan midye, salyangoz ve diğer deniz canlılarının kalıntılarıyla oluşmuş.
c. Sarıkaya, Kozağaç yakınlarındaki Seki mevkii, Dipsizgölün etrafındaki kaya kütlesi, Şelale bölgesi ve Maraçukuru traverten şeklinde oluşmuş. Bu özelliği Tekeliiçi dersiyle Aksu'da da görmek mümkün. Traverten çok yönlü, çeşitli sebep ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır. Travertenlerden yalnızca Sarıkaya traverteninin rengi sarı diğerleri beyaz veya gridir.
d. Dağların önemli bir kısmı III. Jeolojik zamandaki orojenik hareketlerle kıvrılma ve kırılma hareketleriyle oluşmuş.
e. Küçük kaya parçalarının birbirine yapışmasıyla oluşan taşlar bulunmakta.
f. Ayrıca yörede volkanik hareketler de meydana gelmiş.
C. TETİS DENİZİNİN DOĞANŞAR'DAKİ KALINTILARI
Günümüzden 165 milyon yıl önce, dünyadaki tek kıta olan Pangea'nın ayrılmaya başlamasıyla birlikte Tethys (Tetis) Denizi ilk iç deniz olarak ortaya çıktı. Oldukça büyük bir alanı kaplayan Tethys Denizi, ekvator çizgisine yakın olduğundan, tropik özellikte bir denizdi. Tetis denizi Atlas Okyanusu'ndan Hint denizine kadar uzanıyordu. Jeolojik devirler içinde (milyonlarca yıl) yer hareketleri sonucunda yavaş yavaş kuzeye itilen Tethys Denizi'nin içinden, kara parçalarının yükselmesiyle 65 milyon yıl önce Akdeniz ortaya çıktı. Bundan dolayı, Tethys Denizi'ne Akdeniz'in anası da deniliyor.
Tetis denizinin kalıntılarına Doğanşar'ın birçok yerinde rastlamak mümkün. Doğanşar milyonlarca yıl önce suların altında yani Tetis denizinin tabanındaydı. Ev, arazi, bağ ve bahçelerimizin bulunduğu yerlerde midye, salyangoz, balık ve diğer deniz canlıları geziniyordu.
Doğanşar yöresinin denizle kaplı olduğunu, yörede fosillerin bulunduğunu 1979'da Fen Bilgisi öğretmenimiz Ramazan GÜRLÜK Bey'den dinlediğimde doğrusu bu durumu şüpheyle kabullenmiştim.
İlçenin güneyinde Sarıkaya bölgesindeki bir alanda milyonlarca midye ve salyangoz fosili bulunmakta. Bunların dışında bir o kadar ne olduğunu tespit edemediğim fosil var. Ayrıca bir adet balık olduğunu zannettiğim fosile rastladım.
Aslında biz bunların benzerleriyle çocukluğumuzda defalarca karşılaşmıştık. Meydanardı semtindeki tarlalarda sıkça rastladığımız ve göğpara veya gavur parası olarak adlandırılan taşların birer fosil olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Sarıkaya'da fosillerin bulunduğu bölgenin rakımı 1300 m civarında. Bu yıl Sivritepe'nin alt kısımlarında 1400 - 1500 m rakımda da fosillerin varlığını tespit ettim.
Doğanşar'da fosilleri hatırlatan bir de yer adı bulunmakta. Cücü tepesine çıkarken geçilen mevkiin adı Semektaş'tır. Bu ismin anlamını araştırdığımda SEMEK kelimesinin eski Türkçe'de balık kelimesinin karşılığı olduğunu öğrendim. Yöreye Semektaş denmesinin sebebi balık fosilinden dolayı olmalı. Ancak, yöreyi defalarca gezmeme ve halka sormama rağmen bu taşı bulamadım.
Doğanşar'daki fosillerin Adana'nın Feke ilçesindeki bir örnekten hareketle 15 milyon yıl öncesine ait olduğunu söyleyebiliriz.
D. DAĞLAR
1. DAĞLAR ve OLUŞUMLARI
Doğanşar'ın batısında yer alan Tekeli Dağ (2624 m), Asmalı Dağ (2406 m) ve Dumanlı Dağ'a (2170 m) karşılık, doğusunda Tozanlı Irmağı (Yeşilırmak) ile Kelkit Nehri arasında uzanan Kabaçam dağ silsilesi bulunmaktadır. Diğer dağ ve tepelikler ise şunlardır: Karabacak (2385 m), Timininçal (2252 m), Aşı Çalı / Karlıkçalı (2201 m), Toroluk Tepesi (1992) m), Çaltepe (1983 m), Cıbıl (1940 m), Bakırlıbeli (1567 m), Cücü Tepesi (1447 m), Tavşantepesi (1455 m) ve Taşlıktepe (1460 m). Bilindiği üzere III. Jeolojik Zaman'da Alp - Himalaya kıvrım kuşağının devamı olan Toros dağlarıyla Kuzey Anadolu dağları oluşmuştur. Bu dönemde volkanik faaliyetler artmış, Türkiye toptan yükselmiş ve platolar oluşmuştur.
IV. Jeolojik Zaman'da ise kara parçası durumundaki Ege çökmüş, Ege Denizi oluşmuş ve ardından İstanbul ile Çanakkale boğazlarını oluşturmuştur. Doğanşar yöresi dağları orojenik hareketler sonucu oluşan dağları andırmakta. Yöre Kuzey Anadolu dağ silsilesi ile Torosların arasında kalmakta. Bu iki dağ silsilesi arasında sıkışmış ve kendi içinde hem kıvrım hem de kırık dağlarını oluşturmuş. Ayıbın Çal, Aşı Çalı ve Tekeli Dağı kendi aralarında kuzeyden güneye ve tekrar kuzey batıya doğru bir sırayı oluşturmaktalar. Bu silsilenin batısında Tozanlı Vadisi ile devamında Asma Dağı bulunmakta. Bu yapıya paralel sayılabilecek bir diğer dağ sırası ise Çal Dağı, Timininçal, Karabacak ve Keşiş şeklinde devam etmekte.
Dağların zirvelerinde volkan konilerini andıran çukurların bulunması, diğer taraftan dağların eteklerindeki kaya sisteminin lav akıntısına benzemesi, aynı dönemde volkanik faaliyetlerin varlığını akla getirmekte. Tekeli, Karlıkçalı (Aşıçalı), Çal dağı, Kabak Çalı ve Keşiş'in şekli birer volkanı andırmaktadır.
2. DAĞLARIN DİKKAT ÇEKEN BAZI ÖZELLİKLERİ
a. KARASAK ÇUKURU
Aşı Çalı'nın (2201m) Doğanşar'a bakan yamacında eşsiz ve ürkütücü bir manzara; KARASAK DELİĞİ bulunmakta. Ülkemizde benzerinin olduğunu zannetmiyorum. Sivas ve Türkiye genelinde bilinmeyen Karasak Çukuru'nun Sivas'ın sembol bölgelerinden olacağı şüphesiz.
Karasak'ın dış ağız kısmının çapı 18 metre. İkinci kademede çukurun ağzı daralmakta ve ağız kısmı yaklaşık 9 metreye düşmekte. Çukurun derinliği ise bilinmiyor. Yüzlerce metre olabilir ve hatta dağın içinde büyük mağaralar bulunabilir.
Karasak çukuruna Doğanşar ilçe merkezinden on beş dakikalık bir araba yolculuğu ve ardından 45 dakikalık yürüyüşle ulaşılabilmekte. Yürüyüş güzergahında bir çeşme var. Yörede sadece burada bulunan ve deliğin ağız kısımlarına yuva yapmış Karasak kuşları bulunuyor. Kuşlar yuvalarına girebilmek için yukarıdan aşağı doksan derece dalış yapmakta ve ardından yuvalarına yönelmekteler.
Karasak kelimesi bir Türk boyunun adıdır. Ancak, bu çukura niçin Karasak isminin verildiğini bilmiyoruz. Karı saklayan anlamında olabilir. Zira, dağın diğer adı Karlıkçalı ve dağın zirvesinde Karlık adıyla ikinci bir çukur bulunmakta.
b. KARLIK
Aşı Çalı'nın zirvesinde Karlık adıyla başka bir manzara bulunmakta. Bu çukur sebebiyle dağın adı bazen Karlık olarak anılmakta.
Karlık'ın derinliği 18, çapı 10 metre kadar. Çukura inildikçe çapı bir iki metreye kadar düşmekte. Yaz boyunca çukurun dibinde buz kitlesi bulunuyor. Karlık, yöre halkının en çok merak edip gezdiği noktalardandır.
c. MAĞARALAR
Aşı Çalı'nın Yavşancık ve Aslantaş taraflarında on beş, yirmi metreden yüzlerce metreye kadar ulaşan birçok mağara bulunmakta. Bazılarının girişi son derece zor. Buralar genellikle meraklı insanlarla definecilerin uğrak yeri durumunda.
Çal Dağı'nın zirvesine yakın bir noktada ise Kardeliği olarak adlandırılan bir mağara var. Bu mağaranın önü çalılıklarla kaplanmış.
d. VOLKAN KONİLERİ
Aşı Çalı (Karlıkçalı), Çal Dağı ve Keşiş Dağı'nın zirvelerinde volkan konisini andıran büyük çukurlar dikkat çekiyor. Buralar rüzgarın etkisiyle zamanla toprakla dolmuş ve çimenlik alan haline gelmiş. Çal Dağı'ndaki iki farklı çukurun geçmişte tarla olarak kullanıldığı bilinmekte.
Aşı Çalı'nın yamacındaki Karasak Çukuru da volkanik olabilir.
e. MADENLER
Doğanşar dağlarının tamamı maden bakımından zengin. Yöredeki madenlerle bulundukları mevkii şöyle:
MADEN |
MEVKİİ |
Krom |
Kızıldağ, Kabaçam, Tekeli, Göl Yaylası gibi yörenin hemen tamamında |
Manganez |
Körselik Yaylası |
Bakır |
Bakırlı ve Ortaköy |
Altın |
Fincan deresi |
Kömür |
Alazlı, İçdere ve Çalıcı köylerinde |
Traverten |
Sarıkaya, Seki, Dipsizgöl ve Maraçukuru |
5. AKARSULAR
Yörenin en önemli akarsuyu Yeşilırmak'ın ana kolu olan Tozanlı Irmağı'dır. Tozanlı Irmağı Köse Dağı'nın batı tarafından doğar. Şerefiye'yi geçtikten sonra derin bir vadide akarak Doğanşar önlerinden geçip Kelkit'le birleşerek asıl Yeşilırmak'ı oluştururlar. Tozanlı Irmağı'na Hafik taraflarında Abaş Irmağı adı verilmektedir.
Tozanlı Irmağı Doğanşar topraklarından geçerken Dipsizgöl, Göl ve Tekeliiçi çaylarının, daha sonra ise Tozanlı Çayı'nın sularını alır. Tozanlı çayının suları Tekeli dağının batı yamacıyla Asma dağının doğu yamaçlarından kaynaklanmakta.
Yaklaşık otuz yıl önce baharla birlikte her yağmur sonrasında büyük seller oluşurdu; son dönemde keven bitkisinin kesiminin yasaklanması ve ormanların gelişmesiyle sel tehlikesi atlatıldı.
Doğanşar için su cenneti dersek sanırım abartmayız. Zira yörede sayısız göze bulunmakta.
KARAKAYA KANYONU
Nehirlerce oluşturulan derin vadilere kanyon denilmekte. Kanyonların iki yamacındaki arazi yapısı erozyon ve aşınmaya dayanıklı sert kayalardan oluşur.
Karakaya Kanyonu Tekeliiçi çayı üzerinde, Doğanşar ilçe merkezine yaklaşık üç km mesafede bulunmakta. Tekeli-içi çayının önceleri 1447 rakımlı Cücü Tepesi'nden aktığı anlaşılmakta. Cücü tepesinin birçok yerinde çay taşları var. Ayrıca tepeye çıkarken yolun içinde kırıntılı tortul kayaç bulunmakta. Küçük taş parçacıkları birbirine yapışarak kocaman bir kayayı oluşturmuşlar.
Yörenin suları Cücü Tepesi'nden aşağı akarken Doğanşar ilçe merkezinin bulunduğu yer göl konumundaymış. Sular bir müddet sonra Cücü Tepesi ile Tavşantepesi arasını yol edinerek Ütük köyüne doğru akmış. Bu iki tepe başlangıçta birleşik ve aynı rakımdayken suların etkisiyle iki farklı tepe ve aralarında şimdiki çukur yani Dede ile Semektaş mevkileri oluşmuş.
Yörenin suları zamanla Karakaya Kanyonunu oluşturmuş. 1447 rakımlı Cücü Tepesi'nden aşağı akan sular günümüzde 1300 metreden akmakta. Kanyonun girişi birkaç metre. İleriye doğru gidildikçe yer yer genişlemekte, tekrar daralmakta. Bir kaç km aşağıda bir şelale var. Şelale Yeşilırmak'ın balıklarının Doğanşar'a çıkışına engel teşkil etmekte. Şelaleden bir müddet sonra Göl Çiftliği ve Çatpınar'dan gelen suyla Doğanşar'ın suları birleşmekte daha sonra ise Yeşilırmak'ın ana kolu olan Tozanlı Irmağı'yla birleşilmekte.
1970 ve 80'li yıllarda kanalizasyonlar nehre akmadığı için Tekeli içi deresi temizdi. Bu sebeple Karakaya Boğazı'nın giriş kısmı Doğanşarlı çocukların yüzme ve piknik alanıydı. Yüzmeye gelen her çocuk kanyonun keşfini mutlaka yapardı. 1990 sonrasında bu gelenek unutuldu, günümüzde hiçbir çocuğun bu bölgeyi gezip gördüğünü zannetmiyorum. Tek başına kimsenin gitmesini de tavsiye etmem.
6. GÖLLER
Doğanşar'ın muhtelif yerlerinde küçük çapta göller bulunmakta. Bunların en dikkat çekenleri Göl Çiftliği, Sülükgölü ile Dipsizgöl'dür.
Göl Çiftliği'ndeki gölcüklerin çoğunluğu son dönemde kurudu, eski görünümlerini kaybettiler. Göllerin kurumasında tarımla uğraşan yöre halkının büyük payları var. Gölün yanı başındaki tarla veya çayırı büyütmek için açılan kanallarla göllerin suyu boşaltıldı; göller eski canlılık ve güzelliklerini kaybetti.
Ortaköy ve Aslantaş yakınlarındaki Sülükgölü de küçük bir göldür. Gölün özelliği, içinde yer alan sülüklerin bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmasıydı. Son yıllarda gölün bu özelliğini kaybetmeye başladığı anlatılmakta.
DİPSİZGÖL VE DİPSİZGÖL ŞELALESİ
Dipsizgöl, Doğanşar Sivas karayolu üzerinde Doğanşar'a 16, Sivas'a 82 km mesafededir. Göl, anayoldan ayrılarak Kızıldağ Krom Madeni ile Göğseki ve Tikenni yaylalarına giden yolun 25 - 30 metre sağındadır.
Gölün derinliği bilinmemekte. Amatörce ölçüm yapanlar derinliğinin 14 metre olduğunu söylemekteler.
Gölün tabanından çıkan suyun içindeki mineraller milyonlarca yıl boyunca etraftaki kayaları oluşturmuş. Bir müddet sonra suyun çıktığı alan çökmüş ve göl oluşmuş.
Oluşturduğu kayanın üzerinden akan su zamanla kaya kütlesinin on metre kadar altından yol bularak buradan akmaya başlamış, yaklaşık iki yüz metre aşağıda ise tekrar yüzeye çıkarak Dipsizgöl Şelalesi'ni oluşturmuş. Suyun kaya kütlesinin altından akmaya başlamasıyla göl yedi sekiz kat küçülmüş ve geçmişte göl alanı olan kısım çayıra dönüşmüş. Çayır günümüzde şahıs malı durumunda. Suyun aktığı kısmı tıkamak suretiyle gölü eski haline döndürmek yani yedi sekiz kat büyütmek mümkün.
Gölün etrafında göl tabanından çıkan suyun haricinde çok sayıda göze ile dört ayrı çeşme bulunmakta.
Dipsizgöl Şelalesi Doğanşar Sivas karayolunun alt kısmında bulunmakta. Şelalenin üst kısmından nehre kadar olan kısım yer yer 50 metreye kadar çıkmakta. Şelaleye sağ taraftaki patikadan, yukarıdan dereyi takip ederek veya karşı taraftaki tarlalarla ormanın içinden inilmekte. Şelalenin alt kısımlarında traverten oluşumunu gözlemlemek mümkün. Şelalenin sağ tarafında küçük mağaralar var. Mağaralardaki sarkıtlarla taşların gözenekleri ise dikkat çekici.
Traverten oluşumu yörenin diğer bazı sularında da mevcut. Maraçukuru bölgesindeki kayalıkların tamamı bu şekilde oluşmuş ve bu oluşum hala devam etmekte.
7. YAYLALAR
Arazinin dağlık ve engebeli olması yayla sayısının artmasına, mera alanlarının genişlemesine sebep olmuş; bu durum ise yayla tarzında hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır.
Doğanşar'da dölliklerle birlikte otuzun üzerinde yayla bulunmakta. Yaylacılık, Doğanşarlının hayat tarzında vazgeçilmezlerdendir.
Doğanşar, Sivas'ın en fazla yaylaya sahip ilçesidir. Doğanşar yaylaları hakkında 1925 - 1926 tarihli T.C Devlet Sâlnâmesi'nde "İsviçre menazır tabiiyesini gölgede bırakan bedai tabiiyeyi ihtiva ettiği gibi sanatoryumlar tesisine çok müsait hayatbahş yaylalardır" denilmekte.
İlçe topraklarının yaklaşık 2 / 3'ünü yaylalar teşkil etmekte. Her köyün birer yaylasına karşılık ilçe merkezinde yaşayan halkın dört yaylası bulunmakta. Yaylaların haricinde yazın erkenden yaylaların önemli bir kısmı karla kaplıyken yayla vazifesi gören döllik ve çiftlikler bulunmakta. Dölliklere örnek olarak Göğsekü, Bağlama, Karanlıkdere ve Körselik'i gösterebiliriz. Göğsekü sonradan Dikenli Yaylası'na, Karanlıkdere ile Körselikliler ise Yeniyayla'ya göç etmekteler. Çiftliklere örnek olarak; Dipsizgöl, Sarıgöz, Karabaşoğlu, Ağdaş, Böcüklü, Göl, Segerek, Armutlu, Asaçukuru ve Tekeliiçi'ni sayabiliriz. Çiftlikler şahıs malı olup buralarda hane sayısı bir kaçtan otuza kırka kadar çıkmaktaydı.
8. ORMANLAR
Doğanşar'ın iklimi Sivas'a göre farklılık gösterir. İç Anadolu Bölgesiyle Karadeniz Bölgesi arasında geçiş noktasındadır. Bu durum Doğanşar'ın bitki çeşitliliğinin zenginleşmesine sebep olmuştur. Doğanşar yöresinde üç binin üzerinde bitki çeşidinin bulunduğu ifade edilmekte.
Doğanşar orman bakımından 1940'lı yıllar ve öncesi kadar olmasa da hala zengin. Dipsizgöl ve çevresi, Kozağaçguzu, Göl Çiftliği, Göl Yaylası, Karanlıkdere, Körselik, Çalıcı Yaylası, Kabaçam, Dikenli, Belbaşı, Sarıgöz, Çatpınar, Avcıçayı, Boyalı ve Beşağaç yaylaları, Çal Dağı ve çevresi, Alazlı köyü yakınları; çam, gürgen ve meşe ormanlarıyla kaplı, ardıç bakımından zengin mevkiiler de var.
KAYNAK
KARAMAN, Fikri; Cumhuriyet Döneminde Sivas Sempozyumu Bildirileri, II. Cilt, Sh. 79-117, Sivas 2009
Kaynak : http://www.dogansar.gov.tr/